27 Ağustos 2010 Cuma

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ’NİN YAPILANDIRMACI EĞİTİM MODELİNE UYUM SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ


Dünya’da, Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna geçerken, bilim ve teknolojide meydana gelen küresel çaplı değişimler, birçok alanda olduğu gibi eğitim sistemini de derinden etkilemiştir. Böylece, daha önceleri ağırlıklı olarak Pozitivist Felsefe ve Davranışçı eğitim yaklaşımına dayalı eğitim sisteminin yapı ve işleyişinde Post modern felsefe ve yapılandırmacı yaklaşım egemen olmaya başlamıştır. (Gülpınar, 2005; Dursun, 2002).
Dünya’daki bu değişim Türk Eğitim Sistemi’ni de etkilemiş. Milli Eğitim Bakanlığı da çağın gereklerini yerine getirebilmesi için; öğretmen merkezli, öğrencinin pasif olarak kaldığı Davranışçı Eğitim Modelinden öğretmenin rehberlik görevini üstlendiği, öğrencinin ise ders hakkında araştırmalarını kendisinin yaptığı ve bununla beraber öğrencinin aktif olduğu Yapılandırıcı Eğitim Modelini 2005- 2006 eğitim döneminde uygulamaya başlamıştır.
Yapılandırıcı Öğrenme Kuramı eğitim-öğretim sürecinde öğrencinin deneyimini, zihinsel süreçlerini, ihtiyaçlarını göz önünde tutulması; öğrencinin bilgiyi keşfetmesi, yapılandırabilmesi, içselleştirebilmesi için gerekli koşulların oluşturulması önerileri ile eğitim biliminin derinleşmesine, toplumsal değişime ayak uydurmasında eşsiz katkısı bulunan bir eğitim kuramıdır.
Bu kuramın uygulamaya konulması için, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yıllarca üzerinde çalışılarak yapılandırıcı eğitim modeline uygun öğretim programı geliştirildi. Peki, geliştirilen eğitim programları yapılandırıcı eğitimi ne derece yansıtıyor. Eğer programlar gereğince yapıldıysa da Türkiye Eğitim Sistemi öğretmeni, öğrencisi ve sistem içinde göreve sahip diğer kişilerce bu programı uygulamak için gerekli bilgi ve beceriye sahip mi? Bu soruların cevapları yapılan bir araştırmaya göre şu şekilde açıklanmıştır ;
Yapılan araştırmalara göre; “öğretim faaliyetlerinin yeterince planlandığı, programdaki farklı bölümlerin birbirleriyle tutarlı olduğu, öğrenme alanlarının belirgin olduğu, ölçme ve değerlendirme yöntemlerinin açıkça belirtildiği, programın yapılandırmacı yaklaşım ilkelerine uygun olarak hazırlandığı görüşlerine katılmaktadırlar.
Bununla birlikte yeni programın öğretmene daha fazla yük getireceği ayrıca yeni programın başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli altyapı ve olanakların yetersiz olduğunu düşünmektedirler.
Okullardaki altyapı ve olanakların yetersiz olması uygulamada başarının önündeki en büyük engel olarak görülmektedir. Eğitim etkinliklerinde kullanılacak materyalin sağlanamayacağı endişesi, sınıfların fiziki yapısının uygun olmaması, öğrencilerin oturma düzeni için masa ve sıraların uygun olmaması, sınıf mevcutlarının fazlalığı, okulların donanım yetersizliği dikkat çekilen konulardır.
Araştırmaya katılanlar, yapılandırmacı eğitim yaklaşımıyla ilgili olarak, bu yaklaşımın, öğrenci merkezli olduğu, öğrenciyi düşünmeye ve araştırmaya yönelttiği, öğrenciyi ezbercilikten kurtaracağı, eğitim etkinliklerini eğlenceli hale getireceği, öğrencilerin sosyal gelişimlerini hızlandıracağı görüşlerine tamamen katılmaktadırlar.” (ÇINAR, O. – TEYFUR, E. – TEYFUR, M.(2006) efdergi )
Bu araştırmada belirtildiği üzere yapılandırıcı eğitimin iyi yönlerinin olduğu göz önündedir. Fakat diğer yandan Türkiye’de yapılandırıcı eğitim denildiği zaman alt yapı sorunları ortaya çıkmaktadır. Alt yapı sorunlarını genişletecek olursak;
Öğretmen Açısından ;
· Öğretmen yetersizliği; Türkiye şartlarında bilindiği üzere İlk ve orta dereceli okullarda alanında uzman öğretmen eksikliği bir hayli fazladır. Bundan dolayı sınıf mevcudunu azaltmak yerine tam tersi kalabalık sınıflarda topluca dersler yapılmak zorunda kalınmıştır.
· Öğretmenlerin yapılandırıcı sisteme göre eğitim almamaları, her ne kadar şu an eğitim fakültelerinde yeni sisteme göre öğretmen yetiştiriliyor olsa da yeterince deneyime sahip değildirler. Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı kadrosunda eski öğretmenlerin sayısı fazladır. Bu öğretmenlerimiz eski sisteme göre eğitildikleri için yeni sisteme uyum sorunu yaşamaktadırlar. Her ne kadar yeni programa geçilirken öğretmenlere bu sistem hakkında eğitim verilse bile bu eğitimler yetersiz kalmıştır. Öğretmenlerimiz eski ve yeni sistem arasında sıkışıp kalmışlardır.
· Öğretmenlerin yapılandırıcı sistemdeki performans ödevleri, proje ödevleri ve portfolyo değerlendirmesi gibi yeni sistemleri nasıl uygulayacakları konusunda yeterli donanıma sahip olmamaları ve öğrenci sayılarının fazlalığından dolayı her öğrencinin ödevlerine yeterli zaman bulamamaları yapılandırıcı eğitim hakkında kötü sonuçlar doğurmaktadır.
Öğrenci Açısından;
· Öğrencilerde proje ve performans ödevlerini nasıl yapacaklarını tam olarak bilmemektedirler. Şu an uygulanan sistemde performans ödevleri internet sayfası çıktısından başka bir şeyi ifade etmemektedir. Bu da yapılandırıcı eğitimin ne denli düzgün işlendiğini göstermektedirler.
· Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılandırıcı eğitimi baz alarak hazırlanan kitaplardaki yazım hataları, konuların eksikliği de öğrencilerin eğitimine kötü etki yapmaktadır.
Sınıf Uyarlamaları Açısından;
Türk eğitim sisteminde diğer sorunların yanında, yapılandırıcı eğitime uygun sınıf ortamlarında da sorunlar bulunmaktadır. Bunlar ise şu şekilde sıralanabilir;
· Sınıflarda öğrenci sayısının fazla olması: İlk ve orta öğretimde sınıf mevcudu okulun bulunduğu yere göre değişiklik göstermektedir. Türkiye şartlarında sınıflardaki öğrenci sayısı genel olarak 30 ile 50 arası değişmektedir. Yapılandırıcı eğitimde öğretmen her öğrenci ile tek tek ilgilenebilmesi gerekmektedir. Bu kadar kalabalık bir sınıfta her öğrenci ile yeteri kadar ilgilenemeyeceği için istenilen eğitim tam manasıyla yapılamamaktadır.
· Yapılandırıcı eğitimde de bilginin üretilebilmesi için sınıfın dünya ya açık olması gerekmektedir. Bunun içinde sınıf ortamında bilgisayar, internet bağlantısı, telefon, kitaplık vb. gereçlerin bulunması gerekmektedir. Fakat Türkiye’deki okullarımızda genel itibari ile teknoloji eksikliği söz konusudur. Buda yapılandırıcı eğitimi uygulamayı zorlaştırmaktadır.
· Sınıf ortamında öğretmenin derste ihtiyacını karşılayacak kapasitede materyallerin bulunması gerekmektedir. Fakat, yine Türkiye’de bize bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
· Gelişmiş olan ülkelerde, çeşitli sorunlardan dolayı okula gidemeyen öğrencilerin eğitimleri için “Uzaktan Eğitim” kanalıyla eğitim verilmektedir. Fakat Türkiye’de bu sistem tam olarak kullanılamadığı için yapısalcı eğitime kötü etki ettiği söylenebilir.
· Yapısalcı eğitimin en önemli özelliği, bireyin bilgiye kendisinin ulaşmasını sağlanmasıdır. Bu sözel dersler için bilgisayar ve internet kanalıyla yapılabilir. Fakat deney ortamı gerektiren biyoloji, fizik, kimya gibi dersler için okullarda laboratuar ortamlarının bulunması gerekmektedir. Şu an hala çoğu okulda laboratuar ortamı bulunmamakta veya laboratuar olsa bile materyallerinde eksiklikler bulunmaktadır. Bu eksikliklerde öğrencilerin bilgiye ulaşmasını engelleyeceği için yapılandırıcı eğitim uygulanamamış olacaktır.
Sonuç olarak Türkiye Eğitim Sistemi bilgi çağının eğitim yöntemi olan yapılandırıcı eğitime alt yapı olarak hazır değildir. Peki! bu sistemi Türkiye’de tam olarak uygulamak istenilirse ne gibi çalışmalar yapılması gerekir? Bunun yanıtı bana göre şu şekilde olmalıdır.
· İlk olarak öğretim programı yeniden gözden geçirilip eksiklikleri tespit edilerek yeniden uyarlanmalıdır.
· Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan ve yapacak öğretmenlerimiz yapılandırıcı eğitim hakkında derinlemesine eğitilmelidir.
· Öğrencilerin üzerlerine düşen görevler öğretmenler tarafından anlatılarak benimsetilmelidir. Bu şekilde öğrenciler sorumlulukların farkına varmış olabileceklerdir.
· Yapılandırıcı eğitimin uygulanacağı tüm okullardaki teknoloji ve materyal eksiklikleri tespit edilerek giderilmelidir. Öğrencilerin kullanabilecekleri tüm kaynaklar okul içinde bulundurulmalıdır. Bu şekilde öğrenci bilgiye ulaşabilecektir.
· Sınıf ortamındaki öğrenci sayısı bir şekilde azaltılmalıdır. Bu şekilde öğretmenler öğrencileri ile daha çok ilgilenebileceklerdir.
Kaynakça
Çınar, O.- Teyfur, E. – Teyfur, M. (2006) İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
Dursun, G. (2002). Ekonomik Postmodernlik: Üretimin Enformatikleşmesi ve Bilgi. http://www.bilgiyonetimi.org.
Gülpınar, A. (2005). Beyin/Zihin Temelli Öğrenme İlkeleri ve Eğitimde Yapılandırmacı Modeller. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri
Akpınar, B. - Aydın, K. (Eğitim ve Bilim 2007, Cilt 32, Sayı 144 ) Eğitimde Değişim ve Öğretmenlerin Değişim Algıları – (http://egitimvebilim.ted.org.tr/index.php/EB/article/viewFile/824/177 )
Uğur KALE
Orjinal metin için: Tıklayınız

1 yorum:

Adsız dedi ki...

teşekkür ederim emeğinize sağlık.